PANTALON
O kış çok soğuk olmuştu. Kar üst üste yağınca iyice birikmiş alçak kapıların önüne yığılmıştı. Köyümüzün erkekleri ellerinde küreklerle yol açmaya çalışırken bir de tipi başlamıştı. Annem ateş küreği ile pencere önündeki karları küremiş su kazanına kar doldurmuştu. Sularımız akmıyordu. Su boruları donmuştu. Kazanı annem sobanın üzerine koydu. Eriyen karın suyunu boşaltıp tekrar kar doldurdu.
Okula giden yoktu. Öğretmenler de lojmanda mahsur kalmıştı. Leyla öğretmenim elinde kürekle yol açmaya çalışırken babam onu görüp alıp bize getirmişti. Müdürün eşi ve çocukları vardı ama öğretmenim yalnızdı. Önce çok utanıp ona yaklaşmadık ama sonra alıştık. Babam
– Hocanım kar erisin öyle gidersin şimdi kurt çakal tilki hepsi etrafta kol geziyor burada bizimle kal biz misafiri severiz sen de tüfekte yok deyince en çok ben sevinmiştim.
– Ama evde defterlerim kitaplarım kıyafetlerim var.
– Ben alıp gelirim hocanım bizim amca oğluyla.
Babam lojmandan istenilenleri alıp gelmişti.
Bizim öğretmenimiz Bursa İznikten bu köye tayin olmuştu. Bekardı.
O gece kurtlar çok uludu çakallar çok bağırdı. Biz alışıktık ama öğretmenim korkudan uyumamıştı. O ablamla aynı odada kalmıştı. Sabah kar dindi. Babam kuyudan su çekti kocaman tankeri doldurdu. Tanker büyük depodaydı. Ağbim askerden yeni gelmişti. Bana güzel bir kızak çaktı. Bizim karşımızdaki yokuş başında çocuklar kaymaya başladılar. Yokuş az meyilliydi . Bende kızağımla gittim. Mahmut naylon çuvalla kayarken düştü. Onu da arkama aldım. İki kişilik kızak çok güzel kayıyordu. Kayan çocuk çoktu. Ahmet naylon leğenle kayıyordu. O gün çok kaydık yarışı ben kazandım. İkindi ezanı geçince ablam koşarak geldi. Annem bana seslenmiş duymamışım. Bahçeye kocaman bir kardan adam yaptık. Deli Musa paltosunu çıkarıp bizim kardan adama giydirdi. Babamın eski kasketini ablam koşup getirince kardan adam çok güzel oldu. Komşunun oğlu Ahmet arkasını dönünce pantolonunu gördüm arkası yırtıktı iç donu gözüküyordu.
– Ha haa haa
– Ne oldu.
– Arkan kayarken yırtılmış.
Ahmet bakınca gördü. Ben gülerken o ağlıyordu. Annesinin onu dövmesinden korkuyordu. Ellerimiz çok üşümüştü. Biz eve girdik.
Akşam sofradayken kapı çaldı. Ahmedin annesi oğlunu sordu. Ahmet eve gitmemişti.
Ben onun çok korkup ağladığını söyledim. Sofradan babam ve ağbim kalkıp el fenerlerini alıp gittiler.Annesi ağlıyordu.
– Ya kurt çakal parçalarsa oğlumu komşu.
Ahmet ‘i geç vakit deli Musanın evinde buldular köyün gariban delisi onu donmak üzereyken bulup kucaklayıp sobasının yanına yatırmış üzerini örtmüş Ahmet uyuyormuş. Babası gelip onu kucaklamış götürmüş. .Ertesi sabah gene kar yağdı kimse dışarı çıkamadı. Bahçedeki kardan adamın yanına bir de çocuk kardan adam yapılmıştı. Onu da Musa yapmıştı. Gelip gidip gülüyordu.
– Bak bak ne güzel oldu. Ben yaptım. Hi Hi hii..
Annem Musaya küçük bir tepsi börek verdi.
Kuzinede pişirmişti. Musa sıcak tepsiyi kucaklayıp sevinerek gitti, tipi başlamıştı Musanın üzerinde paltosu yoktu palto kardan adamın üzerindeydi. Musa sevincinden üşümüyordu.
Bir hafta öğretmenim bizde kaldı. Komşu çocukları bize geldiler ders yaptık. Annem mısır patlattı kavurga kavurdu. Ablam güzel yemekler yaptı.
Akşamları komşular bizde toplandılar. Öğretmenimiz bize bilmeceler sordu.
Güneş çıkınca kardan adam eridi.Deli Musa paltosunu alıp gitti.
Keşke kar gene çok yağsa, öğretmenim bize gelse diye o kış çok dua etmiştim.
Zeynep KARAASLAN EMAN
Öykü resim: Ressam Gürcan EKİCİ / Denizli

Yalova lisesi, Denizli öğretmen okulu ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi mezunu.
İngilizce ve Fransızca bilir. Emekli öğretmendir. Bez bebek ve kukla tasarımları yapmakta.
Şiir ve hikayeleri yerel gazeteler, dergiler ve sosyal medyada yayınlanmakta.
Denizli Bez Bebek Müzesi kurucusudur.
İki evlâdı, üç torunu vardır.
Hayatı ve insanları sever.
Çocuklar ve sokak hayvanları için gönüllü çalışmalar yapmaktadır.
Yayınlanan kitapları:
☆ Bezbebek Hikayeleri
☆ Güllü Lokum
☆ Kağıt Kuşlar
☆ Pati Hikayeleri
☆ Yarasa Çocuklar
☆ Şiir Yağmuru
☆ Sardunya Sokağı