EBEM
Kış geldiğini artık belli etmişti. Köyü sabah uyandığımızda bembeyaz bulduk. Kar geceden sessizce yağmıştı. Ebem ocağın başına oturmuş tesbih çekerken
– Allahım bu kışı da sağ salim geçireyim de öylesi öleyim diye mırıldanıyordu.
– Ebe sen ölme diye koştum sarıldım.
– Yok yavrıım ölmem korkma. Yaşım seksende daha..
Aslında ebem ölmekten çok korkuyordu.
Bize hep :
– Ölürken acı çekmeden ölsem bari diyordu.
Babam dış kapıdan bir kertel odunla girdi.
– Ohh.. sıcacık olmuş ekmek evimiz. Dışarsı çok soğuk.
Annem sofra bezini elime verdi.
– Ser şunu yere oğlum
Kahvaltıda ebem sordu.
– Süleyman bu gün hatıpların
okuması vardı oğlum.
– Var ana unutmadım.
– Nasıl gitcez gari. Her yer apak olmuş. Çocukta elimde doğdu.
– Bak sen keyfine gideriz.
Çayın arkasından ebem çörek otu kahvesini közde bakır cezvesinde kendi pişirdi.
– Ebe acı mı o?
– Acı ama acıcık şekerle süt katalım sana çok faydalı bu.
Ebemle karşılıklı kahve içerken kar gene başladı.
Annem :
– Siz öteki eve geçin gari burayı ben süpürcem deyince ekmek evinden çıktık. Evdeki soba çok yanmıştı. Babam ebem üşür diye çok korkuyordu..
Ekmek evimiz bahçede mutfak gibiydi. Orda saç üzerinde yufkalar gözlemeler olurdu. Ocakta konserve, ızgara, balık, et, kavurma,kızartma yapardık. Küle patates yumurta, gömerdik. Orda pişen herşey çok tatlı olurdu. Annem toprak tencerelerde yemek pişirirdi.
– Oğlum benim pusatlarımı al da gel odamdan. Olan odunu çatmış sobaya benim deli oğlan.
Ebemin fistan dolu kertelini sürüyerek odaya taşıdım.
– Sen az çık ben giyincem oğlum. Benim oda soğuktur buycak insan çok soğumuş hava..
Hepimiz sıkıca giyinip at arabasına bindik. Altımızda hasır vardı. Üstümüze battaniye örttük. Köy meydanı boştu kahve çok kalabalıktı.
Asker mevlüdü yemekliydi. Köyün bir ucundaydı. Bol etli keşkek,turşu, çorba,aşure yedik. Üç kazan yemek ateşte bekliyordu. Ebem koynundan küçük bir kese çıkardı. Askere gidecek Mehmet ağbiye uzattı.
Bunu tak boynuna içinde okunmuş pirinçler var oğlum. Her birine bir ayetel kürsü okudum . Allaha emanet ol. Rabbim korusun.
– Sağol ninem .
Odada herkes ağlıyordu. Babam da para iğneledi.
O kış martın onunda annem ocak başında sabah erken ebemi uyurken dürtmüş.
– Ana uyuyon mu sen erken kalkmışsın ?
Ebem cevap vermemiş.
Ebem temelli gözünü yummuş.
Çok korktuğu ölüm onu uyuklarken elinde tesbih ocak başında almış götürmüş….
Zeynep KARAASLAN EMAN
Ebe: Büyük anne
Kertel: Sepet
Buymak: Donmak
Pusat: Giyim giyecek

Yalova lisesi, Denizli öğretmen okulu ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi mezunu.
İngilizce ve Fransızca bilir. Emekli öğretmendir. Bez bebek ve kukla tasarımları yapmakta.
Şiir ve hikayeleri yerel gazeteler, dergiler ve sosyal medyada yayınlanmakta.
Denizli Bez Bebek Müzesi kurucusudur.
İki evlâdı, üç torunu vardır.
Hayatı ve insanları sever.
Çocuklar ve sokak hayvanları için gönüllü çalışmalar yapmaktadır.
Yayınlanan kitapları:
☆ Bezbebek Hikayeleri
☆ Güllü Lokum
☆ Kağıt Kuşlar
☆ Pati Hikayeleri
☆ Yarasa Çocuklar
☆ Şiir Yağmuru
☆ Sardunya Sokağı

Umarım okuyanlar beğenmiştir
İçimizi ısıtan, bizi geçmişe, Anadolu kültürüne götüren güzel öykülerinizi Salkım okurlarıyla paylaştığınız için çok teşekkür ederiz Zeynep hanım.??????